Arapça-Türkçe Dillerinde Tercüme Hizmeti Verecek Ekip Arkadaşı Arıyor

/*! elementor - v3.9.2 - 21-12-2022 */ .elementor-widget-text-editor.elementor-drop-cap-view-stacked .elementor-drop-cap{background-color:#818a91;color:#fff}.elementor-widget-text-editor.elementor-drop-cap-view-framed .elementor-drop-cap{color:#818a91;border:3px solid;background-color:transparent}.elementor-widget-text-editor:not(.elementor-drop-cap-view-default) .elementor-drop-cap{margin-top:8px}.elementor-widget-text-editor:not(.elementor-drop-cap-view-default) .elementor-drop-cap-letter{width:1em;height:1em}.elementor-widget-text-editor .elementor-drop-cap{float:left;text-align:center;line-height:1;font-size:50px}.elementor-widget-text-editor .elementor-drop-cap-letter{display:inline-block}

Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) 1999 yılında toplumsal cinsiyete duyarlı afet dayanışması grubu olarak oluşan, 2001 yılında vakıf statüsünde İstanbul’da kurulan bağımsız, feminist bir kadın örgütüdür. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılık, şiddet ve kadın yoksulluğu ile mücadele eder.  KADAV, kimsenin cinsiyeti nedeniyle ayrımcılık ve şiddete maruz bırakılmadığı, ataerkil tahakküm mekanizmalarının sona erdiği, doğa ve emek sömürüsünün ortadan kaldırıldığı bir yaşam için çalışır.  

Hak temelli ve katılımcı savunuculuk perspektifiyle, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılık, şiddet ve kadın yoksulluğuyla mücadele etmek, gönüllüleri ve katılımcılarının cinsiyet eşitliği yönünde düşünsel dönüşümü ve dayanışma ilişkileri geliştirmelerine katkı sunmak, kaynaklara ve kamu hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırmak amaçları doğrultusunda hareket eder. KADAV, toplumsal cinsiyet eşitsizliği sonucu her türlü ayrımcılığa uğrayan kadınları kapsayan programların uygulanmasının yanı sıra, kuruluş amacının devamı olarak, doğal ve insan eylemleriyle gelişen ekolojik yıkımlar, savaşlar gibi her çeşit afetten etkilenen ve çok faktörlü ayrımcılığa maruz bırakılan kadınları önceler. Ana hedef kitlesi çocuklar olmamakla birlikte, cinsiyetçi toplumsal yapının bir sonucu olarak ortaya çıkan bakım yükü, çocukların cinsel istismarı ve çocuk işçiliği gibi konular çerçevesinde çocuklar da hedef grubuna dahildir. 

KADAV temel olarak şu çalışma ilkelerini benimser:
KADAV, feminist yöntemlerle çalışan bir örgüttür. Çalışmalarının her aşamasında açıklık, şeffaflık ve hesap verilebilirliği benimser, kurumsal işleyişini bunları sağlayacak şekilde düzenler. Her türlü faaliyetinin tüm hak alanlarına duyarlı olmasını sağlar; sınıf, yaş, din, etnik köken, milliyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim, medeni durum, dil ve benzeri faktörlere dayalı her türlü ayrımcılığa, militarizme ve şiddet içeren her türlü politika, söylem ve eylemlere karşıdır. Çalışmalarını yatay yapılarla, hiyerarşik olmayan yöntemlerle yürütmeye ve KADAV bünyesindeki herkesin eşit düzeyde çalışmasını sağlamaya gayret eder. Kolektif çalışma ilkesini benimser.

KADAV, yukarıda belirtilen ilkeleriyle uyumlu çalışacak “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Şiddetten Koruma Çalışmaları” kapsamında aşağıda belirtilen pozisyonlarda tam zamanlı olarak görev alacak çalışma arkadaşları arıyor.

Pozisyon – Tercüman
  • İlan Kapanış Tarihi: 04.2023
  • Pozisyon Süresi: 04.2023 – 30.06.2023 (Sürenin uzatılma ihtimali mevcut)
  • Çalışma Şekli: Tam Zamanlı
  • Yer: İstanbul
  • Başvuru Kodu: UNW-A.1.4 Tercüman Başvuru

KADAV, İstanbul’da ikamet etmekte olan ve “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Şiddetten Koruma” kapsamında yapılacak çalışmada Arapça-Türkçe dillerinde Tercüman olarak sorumluluk alacak bir ekip arkadaşı arıyor. Pozisyon tam zamanlı olarak ofis çalışması gerektirmektedir.

Sorumluluklar

  • Vaka çalışmasının sürdürülebilmesi için Arapça konuşan Suriyeli mültecilerle yapılacak tüm yüz yüze, çevrimiçi görüşmeler veya telefon görüşmelerinde eş zamanlı sözlü tercüme sağlamak
  • Gerekli durumlarda vaka çalışanları ile birlikte tercüman olarak danışana eşlik etmek
  • Vaka yönetim sürecinde, Arapça konuşan danışanların Arapça yazılmış olan ilgili belgelerinin yazılı tercümesini yapmak;
  • Proje süresince üretilecek duyuru, görünürlük materyalleri için Arapça çeviri desteği sağlamak
  • Arapça tercüme konularında, ilgili diğer iş ve görevleri yerine getirmek
  • Vaka yönetiminde mesleki ve etik ilkelere bağlı, her türlü ayrımcılık ve damgalamadan uzak, insan haklarına saygılı, başvuranın mahremiyet hakkını koruyan bir biçimde ve kültürlerarası farklılıkları gözeterek çalışmak

Aranan Özellikler

  • Türkçe ve Arapça dillerinde ileri düzeyde okuma, anlama, konuşma ve yazma becerilerine sahip olan,
  • Tercihen Kürtçe ve Farsça dillerinde temel seviyede iletişim kurabilen,
  • Tercihen, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve mülteci alanındaki sivil toplum alanında (profesyonel veya gönüllü olarak) en az 1 yıllık deneyimi olan,
  • En az 1 yıl benzer pozisyonlarda çalışmış,
  • Tercihen, Psikososyal Destek Projeleri kapsamındaki aktivitelerde çalışmış,
  • Temel bilgisayar becerilerine (Microsoft Office) sahip
  • Ekip çalışmasına yatkın,
  • KADAV’ın yönetim yapısına ve ilkelerine uyumlu çalışabilecek,

Adaylar, özgeçmişlerini ve başvuru motivasyonlarını özetledikleri bir e-maili 3 Nisan 2023 günü saat: 17:00’ye kadar “UNW-A.1.4 Tercüman Başvuru” başlığıyla info@kadav.org.tr adresine göndererek başvurabilirler.

 

Dayanışma için bir aradayız: Yaşasın 8 Mart!

/*! elementor - v3.9.2 - 21-12-2022 */ .elementor-heading-title{padding:0;margin:0;line-height:1}.elementor-widget-heading .elementor-heading-title[class*=elementor-size-]>a{color:inherit;font-size:inherit;line-height:inherit}.elementor-widget-heading .elementor-heading-title.elementor-size-small{font-size:15px}.elementor-widget-heading .elementor-heading-title.elementor-size-medium{font-size:19px}.elementor-widget-heading .elementor-heading-title.elementor-size-large{font-size:29px}.elementor-widget-heading .elementor-heading-title.elementor-size-xl{font-size:39px}.elementor-widget-heading .elementor-heading-title.elementor-size-xxl{font-size:59px}

Dayanışma için bir aradayız: Yaşasın 8 Mart!

‘Deprem, bir afet haline gelmeden önlenebilir. Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet önlenebilir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, önlenebilir. Ayrımcılık, önlenebilir. Hukuksuzluk, önlenebilir. Fakat maalesef mevcut düzende hepsi 7.7 şiddetindedir!’

Adalet, mücadele ve umudun kalmadığı noktada anlamını yitirir. Patriyarkal sistemde kadınların içindeki mücadele ateşi, şiddetsiz bir dünya için atılan somut bir gerçektir. Bu mücadele, geçmişte 8 Mart tarihiyle kıvılcımlanmış ve bugün yine 8 Mart’la birlikte büyüyen emsalsiz bir hareket haline gelmiştir. 6 ve 7 Şubat tarihlerinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli büyük afet, bir kez daha, her felakette olduğu gibi bu felakette de, kadınların sorunlarıyla yapayalnız bırakıldığı, afetten etkilenenlerin kendi kaderlerine terk edildiği ve ancak kendi imkanlarını kullanarak, el yordamıyla yaşananların üstesinden gelmeye çalıştıkları bir süreç olarak maalesef yine tarihteki yerini almıştır.

Bazen sadece ‘hayatta kalmak’ için, bazen sadece ‘var olduğu’ için, bazen de ‘yaşanan ayrımcılıklara karşı bir duruşu olduğu’ için mücadele vermek zorunda bırakılan kesimin yine biz kadınlar olduğunu biliyoruz. Sistemin dayatmaları, yıkıcı ve şiddetli felaketlerin yaşanmasını görmezden gelmekte… Bu nedenle bizler de bu süreçte toplumsal cinsiyete duyarlı afet yönetiminin uygulanmasının önemini ve gerekliliğini bir kez daha vurguluyor ve savunuyoruz!..

Sosyal Medyada göç olgusunun Kadına Yönelik Şiddetin, Irkçılığın ve Ayrımcılığın aracı haline getirilmesi kabul edilemez!

Sosyal Medyada göç olgusunun Kadına Yönelik Şiddetin, Irkçılığın ve Ayrımcılığın aracı haline getirilmesi kabul edilemez!

Son dönemde sosyal medyada, göçmen erkekler tarafından tacize uğrayan kadınların videoları dolaşıma girdi. Bu görüntüler üzerinden göçmenlere yönelik ayrımcılığı körükleyen nefret yüklü dil keskinleşirken erkek şiddetiyle mücadele eden feminist örgütler de hedef haline getirildi. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı mücadele eden Kadınlarla Dayanışma Vakfı olarak; sosyal medyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren, kadın bedenine yönelik cinsiyetçi yorum ve paylaşımı, ırkçılığa zemin hazırlayan ve toplumu kutuplaştıran ayrıştırıcı nefret dilini şiddetin bir parçası olarak değerlendiriyor ve reddediyoruz.

Dün olduğu gibi bugün de göçmen kadınlar dahil Türkiye’de hiçbir kadın erkek şiddetine karşı güvende hissetmiyor. Çünkü şiddete karşı kadınları koruma, şiddet faillerini önleme, şiddeti etkin şekilde yargılama ve şiddetin kaynağı olan cinsiyet eşitsizliğine karşı sürekli politika üretme yükümlülüğü olan devlet, bu yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Kadınlar her an, her yerde şiddete maruz bırakılma riskiyle karşı karşıya olmakla birlikte çoğunlukla en yakınları tarafından şiddete maruz bırakıldığı ve katledildiği bir gerçektir. Bu gerçeğin üzerini örterek kadına yönelik şiddeti “öteki” ve “yabancı” üzerinden kurgulamak erkek şiddetine karşı mücadeleyi zayıflatırken ırkçılığı ve erkek egemenliğini güçlendirmektedir. 

Türkiye’de yoksulluğun derinden hissedildiği bugünlerde; ekonomik kriz ve siyasi çıkmaz nedeni ile gelecek kaygısı yaşayan toplumun biriken öfkesi ırkçı ve erkek egemen yaklaşım tarafından hedef şaşırtılarak, kadınların şiddete karşı güvenlik talebi üzerinden göçmenlere yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Sosyal medyada ‘Sokakta göçmenler yüzünden kadın ve çocuklar güvende değil!’ yönünde ortaklaşan paylaşımlar nedeni ile göçmenlere yönelik öfke ve ayrımcılık toplum içerisinde, günden güne büyüyerek artmaya başladı. Yabancı düşmanlığının ve ırkçılığın verdiği zararları, yakın tarihten çok iyi biliyoruz ve bu nedenle kaygılıyız. Öte yandan aynı yaklaşım feminist örgütleri de hedef haline getirmeye çalışmakta ve göçmen erkeklerin fail olduğu erkek şiddetine karşı hareketsiz kalmakla suçlamaktadır.

Feminist bir örgüt olarak KADAV erkek şiddetinin karşısında olduğu gibi ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının da karşısındadır. Son dönemde sosyal medyada en açık haliyle görünen nefret ve ayrımcılığın bu netliği bulandırmasına izin vermiyoruz.

Vazgeçmiyoruz, dünyayı istiyoruz!

Vazgeçmiyoruz, dünyayı istiyoruz!

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ta yaşadığımız toprakları, soluduğumuz havayı, eşitlik ve özgürlük düşünü paylaştığımız tüm dünya kadınlarıyla bir arada hissediyoruz. 

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı hep birlikte verdiğimiz mücadelede söylediğimiz gibi; Evet, “vazgeçmiyoruz!”. Hayatlarımızın ve haklarımızın değerini biliyor, sahip çıkıyoruz. 

Kadın emeğini, bedenini, varlığını değersizleştiren, sömüren tüm eşitsiz güç ilişkilerine, patriyarkaya ve kapitalizme karşı kadın hareketinin tarihsel ve güncel mücadelesini sahipleniyoruz. 

Ve diyoruz ki: Kırıntıları değil, tüm dünyayı istiyoruz. 

Cinsiyetçi iş bölümü, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ücretlendirilmeyen ev içi emeğimiz nedeniyle yoksulluğun, güvencesizliğin, sömürünün en ağırını biz kadınlar yaşıyoruz. Pandemi ile birlikte büyüyen ekonomik kriz koşullarında, “Geçinemiyoruz”.  

Ev içinde emeğimiz görünmüyor. Evin dışında ise başta göçmen kadınlar olmak üzere hepimiz ucuz emek deposu olarak görülüyoruz. Toplumsal cinsiyetçi iş bölümüne göre işe alınıyor, tekstil-konfeksiyon, gıda imalatı, hizmetler sektörü, ev-bakım hizmetlerinde kayıt-dışı, düşük ücretli olarak çalıştırılıyoruz. Sistematik ayrımcılık, mobing, taciz ve şiddetle yüz yüze kalıyoruz. Özellikle de göçmen kadın isek emeğin en zayıf halkası olarak görülüyor, türlü hukuksuzluk, ırkçılık ve nefretle mücadele ediyoruz. Devletten, sermayeden ve erkeklerden alacaklıyız, haklarımızı, emeğimizin karşılığını istiyoruz. 

Savaşlar, milliyetçi ve ırkçı politikalar, cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığını, kadınları vuran yapısal ve toplumsal cinsiyet temelli şiddeti büyütüyor. Zorunlu göç, hem göç sırasında yaşadığımız zorluklar hem de yeni bir hayat kurmaya çalıştığımız ülkede karşılaştığımız ayrımcılık, nefret ve sömürü ile en çok biz kadınları etkiliyor. Savaşsız, eşitlik ve özgürlüğün hüküm sürdüğü bir dünya istiyoruz. 

İşyerinde, evde, okulda, sokakta şiddetle sarmalanmış bir hayatın içinde kadınların ve LGBTİQ+’ların hayatı her an risk altında.  Geleneksel toplum değerleri, aile kurumu, dini değer ve inançlar öne sürülerek toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelemizin karalanmasını kabul etmiyoruz. Şiddete karşı mücadelemizin önemli araçları olan sözleşme ve yasaların yok sayılmasını ve uygulanmamasını kabul etmiyoruz. Şiddet faillerine yönelik cezasızlık politikalarını reddediyoruz! Şiddet görmeden yaşamak istiyoruz. 

Yalnız hayatta kalmak değil, haklarımızla, kendi kararlarımız, kendi seçimlerimiz ve tüm neşemizle eşit ve özgür bir hayatı, yani tüm dünyayı istiyoruz! 

Biliyoruz, “Kadınlar durduğunda dünya durur”*

Biliyoruz, Kadınlar birlikte güçlü! 

Biliyoruz, mücadele, kazandırır! 

Biliyoruz, feminizm dayanışmadır! 

Yaşasın birlik, mücadele ve dayanışmamız,  yaşasın 1 Mayıs. 

*1975 yılında İzlanda’da ilk defa kadınlar ücretli ve ücretsiz emeği gündeme aldıkları, ulusal çapta bir grev çağrısı yaptıklarında bu sloganı kullandılar.